Tüm vakte, tüm kainata ve tüm insanlığa gönderilen Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c), her müddetiyle ve her ayetiyle insanlara ışık meblağ ve yol gösterir.
Bir Mü’minin aklına takılan tüm soruların yanıtı, Kur’an-ı Kerim’de vardır. Mü’mine düşen misyon Kur’an-ı anlayarak okumak ve onu kılavuz edinmektir.
Kur’an-ı Kerim’in 75. mühleti olan Kıyamet (Kıyameh) Müddeti, içinde dehşete düşürücü ayetler barındırır. İşte Kıyamet müddetinin manası…
Kıyamet Müddetinin Türkçe meali
75. Kıyâme Sûresi
Mekke devrinde nâzil olmuştur. 40 âyettir. İsmini birinci âyetinde zikredilen ve bütün mühletin konusunu teşkil eden kıyâmetten almıştır.
Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla
1. Yemin ederim[1] o kıyâmet gününe!
2. Yemin ederim (gafletten uyanıp günahına karşı) kendini çokça ayıplayan o nefse.
(Bu âyet, günahlarından ötürü pişman olup kendisini ayıplayan böylelikle berbatlığı ve günahları kendisine beğenilen gösteren ve onları yapmayı emreden (emmâre) nefsinin (12/53) hayvansal taraf ve dürtüsünden kurtulmuş ve Allah (c.c.) katında bir derece paha kazanmış insanı tanıtmaktadır.) [krş. 3/135; 8/3]
3. İnsan, kendisinin kemiklerini bir ortaya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
4. Evet, onun parmak uçlarını bile (en ince çizgisine kadar yeniden) düzenlemeye kâdiriz. [krş. 17/49-51; 36/78-79; 79/10-11]
5. Ama insan, önündeki (kıyâmet günü)nü palavra saymak ister.[2]
6. “Kıyâmet günü ne vakit?” diye sorar.
7-8-9. Ancak, göz (dehşetten) kamaştığı, ay tutul(up artık karar)dığı, güneş ve ay bir ortaya getirildiği vakit,
10. (İşte) o gün insan: “Kaçacak yer neresi?” der.
11. Hayır! Hiçbir sığınacak yer yoktur.
12. O gün (varıp) durulacak yer, lakin Rabbinin huzurudur.
13. O gün beşere (yapıp) önden yolladığı ve (yapmayıp) geri bıraktığı (amelleri) haber verilir.
16. (Resûlüm! Vahiy geldiği zaman) onu ivedilikle almak için (bitmeden) lisanını hareket ettirme!
17. Elbet ki onu (kalbinde) toplamak ve (sana) okutmak bize aittir.
18. Onu (Cebrail vasıtasıyla sana) okuduğumuz vakit, onun okunuşuna uy. [bk. 20/114]
19. Sonra elbet onu açıklamak da bize aittir.
20-21. Hayır! Hayır! (Ey insanlar!) Siz (çoğunuz) çabuk geçen (şu dünyay)ı seviyorsunuz da âhireti bırakıyorsunuz.
22-23. Birtakım yüzler, o gün Rabbin(in cemâlin)e bakıp parlayacak.[3] [bk. 80/37-42; 83/15; 88/2-10]
24-25. Bir grup yüzler de o gün asık olacak. (Çünkü) onlar, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacaklarını güzelce anlarlar. [bk. 3/106-107]
26. Dikkat edin (can) köprücük kemiklerine dayandığı vakit,
27. “Kim deva bul(up şifa ver)ecek?” denilir.
28. Artık (can çekişen), sahiden bir ayrılış olduğunu anlayacak,
29. (Can havliyle) bacak bacağa dolaşacak.
30. (İşte) o gün sevk(iyat) fakat Rabbinedir.
31-32-33. İşte o, ne samimi inanıp tasdik etti, ne de namaz kıldı. Bilakis (peygamberleri, Kur’an’ı) yalanladı ve yüz çevirdi. Sonra çalım satarak yürüyüp ailesine gitti.
34. (Hem dünyada) lâyıktır sana (bela), daha da lâyık.
35. (Hem de âhirette) lâyıktır sana (azap), daha da lâyık.
36. İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? [krş. 23/115]
37. (O insan) akıtılan meni(nin için)den bir nutfe (sperma) değil midir?
38. Sonra bir alaka oldu da (Allah onu) yaratıp (âzâlarını) düzenledi. [bk. 22/5 ve dipnotu]
39. İşte ondan (o spermadan) erkek ve dişi olarak, iki sınıf var etti.
40. Artık (bütün) bu(nları yapan Allah), ölüleri diriltmeye kâdir değil mi? (Elbette kâdirdir.)
DİPNOTLAR:
[1] Baştaki “lâ” harfleri yemini kuvvetlendirmek için gelmiştir.
[2] Veyahut “… insan önündeki (ömrü)nü günahla geçirmek ister.”
[3] Ehl-i Sünnet’e nazaran âhirette böylelikle Allah’ı görmek aklen mümkündür. Mü’minler âhirette onu görecek, kâfirler göremeyeceklerdir (Beydâvî).
Kıyame Mühletinin Türkçe okunuşu
KIYAMET MÜDDETİ TÜRKÇE OKUNUŞU
(*Türkçe okunuşlarından Kur’an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)
1. Lâ uksimu biyevmi-lkiyâme(ti)
2. Velâ uksimu bi-nnefsi-llevvâme(ti)
3. Eyahsebu-l-insânu ellen necme’a ‘izâmeh(u)
4. Belâ kâdirîne ‘alâ en nusevviye benâneh(u)
5. Bel yurîdu-l-insânu liyefcura emâmeh(u)
6. Yes-elu eyyâne yevmu-lkiyâme(ti)
7. Fe-iżâ berika-lbasar(u)
8. Ve ḣasefe-lkamer(u)
9. Ve cumi’a-şşemsu velkamer(u)
10. Yekûlu-l-insânu yevme-iżin eyne-lmefer(ru)
11. Kellâ lâ vezer(a)
12. İlâ rabbike yevme-iżin(i)lmustekar(ru)
13. Yunebbeu-l-insânu yevme-iżin bimâ kaddeme ve aḣḣar(a)
14. Beli-l-insânu ‘alâ nefsihi basîra(tun)
15. Velev elkâ me’âżîrah(u)
16. Lâ tuharrik bihi lisâneke lita’cele bih(i)
17. İnne ‘aleynâ cem’ahu ve kur-âneh(u)
18. Fe-iżâ kara/nâhu fettebi’ kur-âneh(u)
19. Śumme inne ‘aleynâ beyâneh(u)
20. Kellâ bel tuhibbûne-l’âcile(te)
21. Ve teżerûne-l-âḣira(te)
22. Vucûhun yevme-iżin nâdira(tun)
23. İlâ rabbihâ nâzira(tun)
24. Ve vucûhun yevme-iżin bâsira(tun)
25. Tezunnu en yuf’ale bihâ fâkira(tun)
26. Kellâ iżâ belaġati-tterâkiye
27. Ve kîle men(se) râk(in)
28. Ve zanne ennehu-lfirâk(u)
29. Velteffeti-ssâku bi-ssâk(i)
30. İlâ rabbike yevme-iżin(i)lmesâk(u)
31. Felâ saddeka velâ sallâ
32. Velâkin keżżebe ve tevellâ
33. Śumme żehebe ilâ ehlihi yetemettâ
34. Evlâ leke fe-evlâ
35. Śumme evlâ leke fe-evlâ
36. Eyahsebu-l-insânu en yutrake sudâ(n)
37. Elem yeku nutfeten min meneyyin yumnâ
38. Śumme kâne ‘alekaten feḣaleka fesevvâ
39. Fece’ale minhu-zzevceyni-żżekera vel-unśâ
40. Eleyse żâlike bikâdirin ‘alâ en yuhyiye-lmevtâ